Âmâk-ı Hayâl ("Hayâlin Derinlikleri"), Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi tarafından 1910'da yazılmış bir eserdir. Tasavvuf edebiyatının önemli eserlerinden olan A'mâk-ı Hayâl, Vahdet-i Vücûd inancını anlatmaktadır. Eser birçok tasavvufi öğenin yanı sıra farklı dinlerin (Budizm veya Zerdüştlük gibi) önemli unsurlarını da barındırır. Sahneye uyarlanmış, çizgi romanı yapılmıştır.12
Eserin ismi, Arapça ‘gözün iç köşesi, göz pınarı’ mânâsındaki mu’k (مؤق) kelimesinin çoğulu olan âmâk (آماق) ‘pınarlar’ ve ‘imgelem, imajinasyon’ mânâsındaki hayâl kelimelerinden oluşmakta olup, Hayal PınarlarıveyaHayal(in)Derinlikleri olarak çevirilebilir.
Romanın çerçeve hikâyesi, başkahraman olan Râci'nin hayata dair sorularını cevaplamak istemesini anlatır. Bu soruların çoğu ontolojik sorulardır. Her ne kadar birçok farklı bilim, felsefe ve inanç ile sorularına cevap aramışsa da bu kültürlü genç bir türlü tatmin olamaz. Bu ruh haliyle bir gün mezarlıkta karşılaştığı Aynalı Baba'dan çok etkilenir. Aynalı Baba ile düzenli olarak buluşurlar ve her buluşmalarında kahve yapıp içtikten sonra, Aynalı Baba ney üflemeye başlar. Bu ney sesiyle Râci dalar ve hayaller görmeye başlar. Her hayalde çok farklı bir dünya ve durumda bulur kendini. Bu hayallerin her biri birer hikâye şeklindedir ve hepsi Tasavvufun, özellikle de Vahdet-i Vücûd inancının bir yönünü anlatır. Bu hikâyelerin kurgusu çok çeşitlidir; antik dinlerin öğelerinden mistik düşüncelere kadar birçok farklı kavramı barındırır.
Orijinal kaynak: a'mâk-ı hayâl. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page